T.C. YARGITAY

Onyedinci Hukuk Dairesi E : 1998/4642

K : 1998/4240 T : 22.10.1998

· TAPUSUZ TAŞINMAZLARIN SENETLE SATIMI · SENETLERİN DAVA KONUSU TAŞINMAZLARA UYGULANNMASI

· TESBİT BİLİRKlŞİLERi, SENET MÜMZİLERİ,

BİLlRKlŞİ VE TANIKLARIN KEŞİF MAHALLİNDE DİNL£NİI.MESİ

OZET : Kadastro tespitine itiraz davasında eksik inceleme ile hüküm verilemeyeceğinden; önceki keşifte dinlenen bilircisi ve tanıklarla tespit bilirkişileri ve senet mümzileri huzurunda yerinde yeniden keşif yapılarak senetler uygulatılmalı ,taşınmazlara ait olup olmadığı saptanmalıdır. Ayrıca Muris Hasan ve Salih terekelerinin mirasçılar arasında taksim edilip edilmediği bu arada davacının taşınmazlardaki miras payını davalı İskender'e satıp satmadığı, 2.6.1993 günlü senedin hangi nedenle davacı ve kardesi Halis arasında düzenlendiği ve davalının bu senede dayanma nedenleri bilirkisi ve tanıklara sorulup saptanmalı, aykırılık doğduğunda giderilmeli; adı geçen senet içeriğinin ve senetdeki parmak izine bir itirazı olup olmadığı sorularak imzasıyla belgelendirilmeli, taşınmaz tapusuz olduğundan satışın tanık ve diğer delillerle kanıtlanabileceği gibi davacının davasının payı ile sınırlı olduğu da düsünülerek deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

(743 s. MK. m. 890)

(1086 s. HUMK. m. 259, 279, 280) (3402 s. Kadastro K. m. 13, 15)

Taraflar arasında tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm davalılardan İskender tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Kadastro sırasında 188 ada 3, 205 ada 3, 207 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adlarına tesbit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde davacı taşınmazı arda muris Hasan'dan gelen 1/6 payı olduğuna ve taksim yapılmadığına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu 188 ada 3 ve 207 ada 3 sayılı parsellerin Hasan, 205 ada 3 sayılı parselide Hasan ve Süleyman mirasçıları adlarına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılardan İskender tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Dava konusu 188 ada 3 ve 207 ada 3 nolu parsellerin ortak miras bırakan 1958 yılında ölen Abdülkadir oğlu Hasan 205 ada 3 nolu parselin ise Abdülkadir oğlu Hasan ile kardeşi Salih'ten kaldığı uyuşmazlık konusu olmadığı gibi bu yön mahkemeninde kabulündedir. Mahkemece, Hasan ve Salih terekelerinin taksim edilmediği gerekçesiyle davanın kabulü yoluna gidilmiştir. Ancak, davalı yargılama aşamasında dört ayrı tarihli senede dayandığı halde uygulamaları yapılarak taşınmazlara ait olup olmadığı saptanmadığı gibi değer verilmemesinin gerekçesi de karar yerinde gösterilmemiş, dava dilekçesindeki açıklamalara ve ileri sürülüşe göre davanın miras payına yönelik olduğuda gözönün de bulundurulmamıştır.

Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde, önceki keşifte dinlenen bi lirkişi ve tanıklarla tesbit bilirkişileri ve senet mümzileri huzurunda yerinde yeniden keşif yapılarak dayanılan senetler gereği gibi uygulanarak ta şınmazlara ait olup olmadığı kesin olarak saptanmalı, bilirkişi ve tanıklardan Hasan ve Salih terekelerinin mirasçılar arasında taksim edilip edilmediği bu arada davacının taşınmazlardaki miras payını mümeyyiz davalı İskender'e satıp satmadığı, 2.6.1993 günlü senedin hangi nedenle davacı ve kardeşi Halis arasında düzenlendiği ve davalının bu senede dayanma nedenleri bilirkişi ve tanıklarda ayrı ayrı sorulup saptanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda giderilmeli, davacının 2.6.1993 günlü senet içeriğine ve senetteki parmak izine bir itirazı olup olmadığı açıkça sorulup imzası ile belgelendirilmeli, taşınmazların tapusuz olması nedeniyle satış olgusunun tanık ve diğer delillerle kanıtlanabileceği iddia ve ileri sürülüşe göre davacının davasının payı ile sınırlı olduğu düşünülmeli, ondan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.

Davalı İskender'in temyiz talepleri yerindedir. Kabulü ile lıükmün açıklanan nedenlerden ötürü (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 22.10.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

T.C. YARGITAY

Yirmibirinci Hukuk Dairesi E : 1998/815

K : 1998/1867 T : 17.3.1998

· MADDİ MANEVİ TAZMİNAT DAVASI · HAKİMİN TAKDİR HAKKI

OZET : Hakim, tazminat davasında sonuca ulaşırken, hesaplamaya ilişkin maddi unsurları, taraflar'ın kusur durumlarına, sorumlululuğa ilişkin temel hukuk ilke ve esaslar yanında, tarafların .sosyal ve ekonomik koşullarını hep birden değerlendirmeli, tazminatın bir tarafın zararını karsılarken diğer tarafın ekonomik veya ticari hayatının silinmesi boyutlarına ulasmasını önlemek yönünde araştırma yapmalı, gerekirse BK'nun 43. madde gereği hakkaniyete uygun bir indirim yapmalıdır.

(818 s. BK. m. 43)

Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 12.946.805.028-TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davalı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, tetkik hakimi ta rafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine. Maddi tazminat davalarının yasal dayanaklarından birini oluşturan BK.'nun 43. maddesi tazminatın belirlenmesinde, hakime, kimi görevler yanında, geniş bir takdir hakkı tanımıştır. Böylece gerçekçi ve adil bir sonuca ulaşmak amaçlanmıştır. Uygulamada, kabul edildiği üzere; maddi tazminat hesapları, bilinen bir takım doneler yanında, varsayımlara da yer vererek bir sonuca ulaşır. Gerçi, insan yaşamının kutsallığı, beden ve ruh sağlığının korunması ve bu alanda uğranılan zararın, hiç bir şekilde para ile karşılanmasının mümkün olmadığı düşünülebilirse de, hukuk sisteminin başka bir giderim yöntemi öngörmemiş olma~v karşısında, zorunlu bu tür bir hesaplama yoluyla, zarara uğrayanın tatmini sağlanmaya çalışılmaktadır.Işte, hakfm, bu tür davalarda, sonuca ulaşırken, hesaplamaya ilişkin maddi unsurları, tarafların kusur durumlarını, sorumluluğa ilişkin temel hukuk ilkeve esasları yanında, tarafların, sosyal ve ekonomik koşulları değerlendirmek zorundadır. Maddi tazmanatın, hiç bir zaman ; aracı olmadığı ve özendirici nitelik göstermemesi gereği gözardı edilmemeli ve bu arada, sözü edilen tazminatın bir tarafın zararını karşılarken diğer tarafın , ekonomik veya ticari hayattan silinmesini gerektirecek boyutlara ulaşması önlenmelidir. Bu nedenle, tarafların ekonomik ve sosyal durumları araştırılmalı, zararı ödemekle yükümlü işverenin iş hacmi, işletmesinin büyüklüğü, kaç işçi çalıştırdığı saptanmalı, tazminatın sonuçlarına katlanıp katlanamıyacağı yönünde ön bilgiler toplanmalıdır. Kısaca, tazminat belirlenirken bunun toplumda yaratacağı olumsuz durumlar gözardı edilmemeli toplumsal denge ve çıkarlar da korunmalıdır. Bu durumda hakim toplayacağı kanıtlar sonucu gerektiğinde BK'nun 43. maddesinin kendisine kullanmak suretiyle, hakkaniyete uygun indirim yoluna gitmeli ve tazminat belirlenmenin gerçekçi niteliğini ortaya koymalıdır.

Dava konusu olayda, davalı, işletmesinin, iş hacmi, kapasitesi ve niteliği itibariyle hükmolunacak boyutta bir tazminat kaldıramıyacağı ileri sürülmesine karşın bu yönde bir inceleme ve araştırma yapılmaksızın sonuca gidilmiştir. Bu tür bir sonucun ise, tazminat hukukunun ana ilkelerine uygun düşmeyeceği yukarıda gösterilmiştir.

Mahkemece yapılacak iş; açıklandığı biçimde, bir inceleme yapmak ve sonuçta BK.'nun 43. maddesi gereği hakkaniyete uygun indirim yapılıp yapılamıyacağını tartışmak ve sonucuna göre karar vermek gerekirken bu hususların gözardı edilmesi usul ve yasaya uygun değildir.

O lıalde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

S o n u ç : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) davalı yararına takdir edilen 20.000.000 lira duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalı iadesine temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine, 1 nünde oybirliğiyle karar verildi.